Suriye Geceleri ve Kahve Kültürü

Aksam ezani okunup da kebaplar, humuslar, felafeller mideyi boyladiktan yaklasik bir saat sonra, gec saatlere kadar surecek bir aktivite basliyor sehirde. Kasetcilerden gelen kivrak nagmeler sokaga kadar tasiyor. Ramazan sebebiyle gun boyu kapali olan kepenkler buyuk bir gurultuyle acilirken, gozlerine surme cekmis genc arap kizlari carsiyi arsinlamaya basliyorlar karsi cinsin bakislarini gormezden gelerek. Ailelerinse ilk ugrak yeri genelde tatlicilar oluyor. Gunun geceye donmesiyle uyaniyor sehir yavas yavas.

...

Arap kulturunu birkac kelimeyle anlat deseler ilk aklima gelenler biyik, kahve, nargile ve tavla olurdu her halde. Eslerini bulasik basinda birakan arap erkekleri; (ki bu gordugum kadariyla hic de zor degil burada. Saatlerce kahvede oturup da birinin bile luzumsuz bir zamanda cep telefonuyla arandigina sahit olmadim) kah dost sohbetlerine katiliyorlar kah tavla mesaisine basliyorlar. Kimlerin daha iddiali olduguna baslarinda biriken kalabaliktan anlayabilirsiniz. Zarlar atiliyor. Kismet guluyorsa mirra (aci kahve) veya helwa(cok tatli kahve) den birer keyif yudumu aliniyor, eger gele geldiyse kederli bir ic cekisle birlikte eller nargilenin marpucuna sariliveriyor.

...

Gelmeden once ne yapilir su ramazan gecelerinde diye dusunurken kendimi birden bu kahve kulturunun ortasinda buluverdim. Bu aksama kadar namaglup idim. Her ne kadar misafirperverligi elden birakmasalar da acemi (!) bir yabanciya yenildiler mi fitil oluyorlar arkadaslarinin alayli bakislarinin pesi sira.O yuzden yenene kadar oynamak istiyorlar. Yendin mi kalkmasini bileceksin arkadas. Odeyin bakayim hesabi. Ben kazandim mi, etrafin ovgu dolu bakislari arasinda kalkiyordum usulca. Taa ki bu aksama kadar. :(

Ekim 2004

Halep / Suriye