Beyaz Mendil

Odasinda siranin kendisine gelmesini beklerken cocuklugu geldi aklina. Ozgurce dolastigi cayirlar, diger genclerle kiyasiya kapistigi gunler, guzel Mercedes’in bitmek tukenmek bilmeyen nazlari. Aslinda sorunlu bir cocukluk gecirmisti. Surekli icinde sebepsiz bir ofke hissetmis, yanina kimsenin yaklasmasina musade etmemisti. Hatta bazen sahibinin bile. Sonra en yakin arkadasi geldi aklina. Bir hafta kadar once veda ederken, geri donecegim diye soz vermis, ama bir daha onu goren olmamisti. Belki de beraber hayal ettikleri uzak ulkelerin keyfini cikariyordu tek basina. Ya da … O kismini aklina bile getirmek istemedi. O; bugun icin dogmustu ve herkese bunu ispatlayacakti.

Arenaya ilk salindiginda ofke icinde en uzak noktaya dogru kostu. Kirmizi pelerin sallayan adam ceviklikle duvarin arkasina kacinca, iskaladi. Sonra diger koseden gelen islik sesine dogru olanca hiziyla firladi, ama onu da yakalayamadi. Korkakti bunlar. Ah biri meydana cikmaya cesaret edebilse, gununu gosterecekti ona. Birkac dakika sonra yorgunluktan ve ofkeden burnundan solumaya baslamisti bile.

En sonunda biri ortaya cikmaya cesaret edebildi. Ayaklarini yere surttu. Olanca hiziyla hedefe dogru kostu. Ama karsisindaki cevik bir hareketle saga dogru kayinca az farkla iskalamisti. Tam o anda Oleyyyy sesleri arasinda farketti binlerce insanin oraya onu izlemek icin gelmis oldugunu. Hepsine birden gucunu kanitlamaya yemin etti.

Kisa bir sessizlikten ve hoparlorlerden gelen muzik sesinden sonra beklemedigi bir seyle karsilasti. Beyaz bir at, ustunde don kisota benzeyen binicisi oldugu halde yavas yavas ona dogru yaklasiyordu. Bir an durdu. Neydi bu simdi? O buraya insanlarla dovusmeye gelmisti, oysa ki insanlar hayvanat bahcesine cevirmislerdi burasini. Peki onlarin dedigi olsun dedi ve bir hisimla atin uzerine dogru saldirdi. Gozleri bagli at, korkudan geriledi. Iste tam o an sirtinda sivri bir metal hissetti, cani cok yandi. Ofkeyle atin uzerine gittikce sirtindaki aci daha da artiyor, etraf kana bulaniyordu. Vazgecti. Aciyla beraber ofkesi daha da artiyordu. Ama arenanin bir o tarafina, bir bu tarafina kosturmaktan yorulmaya da baslamisti.

Daha sonra elinde beyaz puskullu metaller olan birisini farketti. Ona dogru kostu. Tam boynuzlarini gecirecekken, o da son anda kendini kenara atip kurtuldu. Ama bunu yaparken elindeki metalleri de sirtina sapladi. Acisi daha da artti, ofkesi de. Ama o kadar yorulmustu ki, ilk anlardaki cevikligini yavas yavas kaybediyordu. Bu yuzden sirtindaki sislerin sayisi altiyi buldu.

Artik aciyi hissetmiyordu. Ofkeden deliye donmustu. Hoplarlorlerden tekrar muzik sesi geldiginde, coskulu kalabalik ayaga kalkti ve arenaya yeni giren kirmizi pelerinli adami alkislamaya basladi. Iste o an gercek rakibinin o oldugunu anladi. Demek ki simdiye kadar olanlar sadece onu yormak icindi. Bunu kavradiginda cok gecti, zira cok, ama cok yorulmustu.

Bir an goz goze geldiler. Soguk bakislarindan urperdi. Digerlerine benzemiyordu bu insanoglu. Korkmamisti ama karsisindaki de hic korkmus birine benzemiyordu. Pes etmeyecekti. Bugun onun gunuydu ve bunu orda bulunan tum insanlara kanitlayacakti.

Oleyyy … Oleyyy …

Hirsla ileri atildikca rakibi bir salvo ile boynuzlarindan kurtulmayi basariyor, bunu goren kalabalik da kendinden geciyordu. Arenaya cikali kac dakika olmustu bilmiyordu, ama ona sanki gunlerdir dovusuyor gibi geliyordu. Bir ara boynuzlarini kirmizi pelerine gecirdiginde kalabalik sus pus oldu ama asil oldurucu darbeden yine kurtuldu rakibi.

Ikisi de arenanin ortasinda tekrar goz goze geldiler. Insanin elinde kilic vardi. Artik bu olum oyununun sonuna geldiginin farkina vardi. Ya o devrilecekti yere, ya da boynuzlarini rakibinin vucuduna saplayacakti. Son bir defa gucunu topladi, gozlerini kapatip yorgun bacaklarina aldiris etmeden rakibine dogru atildi-

Sirtinda dayanilmaz bir aci hissetti, ici yaniyordu. Sendeledi ama dusmedi. Koca srena, sanki etrafinda donmeye baslamisti. Dizlerinin bagi cozuldu. Oldugu yere coktu. Son bir defa davranip kalkmak istedi, basaramadi.

En on siradaki beyaz sapkali adam, purosundan keyifle derin bir nefes cekti.

Biraz arkasindaki guzel kiz, kollarini sevgilisinin boynuna dolayip uzun uzadiya opustu.

En arka siradaki gringo fotograf makinasinin deklansorune basarak bu ani olumsuzlestirdi.

Ama o, bunlarin hicbirini goremedi.

Gorebildigi son sey, babasinin kucaginda bu vahset anina taniklik eden 3 yasindaki kucuk Armando´nun cebinden cikarip salladigi beyaz mendildi.

Ocak 2008

Bogota / Kolombiya