
Zordur; her ayrilik gibi olum. Sevdigin bir insanla vedalasmak, hatta belki de bir daha goremeyecek olmak huzun verir insaogluna.
Her kulturde ve dinde farkli bir son veda ritueli vardir. Muslumanlar; agitlarla ve dualarla topraga verirken budistler olu bedeni ozel odalarda yakmayi tercih ederler. Bilmeyen birisi icin kalabaligin nedenini anlamak kimi zaman zordur. Zira yeniden dirilise inandiklarindan onlarinki sadece gecici bir vedadir. Hindular olu bedeni sokak sokak battaniyeye sarili bir bicimde ve arkasinda cumbus alayi oldugu halde dolastirdiktan sonra herkesin gozu onunde yakarlar. Kulleri Ganj nehrine savrulur. Zerdustler ise ‘sessizlik kulesi’ adini verdikleri yuksekce bir kulede oluyu gunes altinda curumeye ve kargalara ziyafete birakirlar.
Filipinler’in kuzey Luzon daglik bolgesinde yasayan Igorot halki ise cok farkli bir yontem uygulamaktalar kendi adetlerine gore. Once oluyu, koyun rahibi ziyaret eder ve kulagina kutsal sozler soyleyerek artik oldugunu ve ruhunun bedenden ayrilmasi gerektigini, bu dunyada isi olmadigini soyler. Olen kisi, ‘olum sandalyesi’ adini verdikleri bir sandalyeye dili disarda olacak sekilde baglanir ve olu evi, vedalasmak isteyen es, dost ve akrabalara acilir. Bu veda; kisinin yasina ve cevresine gore uc gunden baslar ve bir aydan fazla surdugu de olur. Bu sure zarfinda cok sayida domuz ve tavuk kurban edilir. En sonunda olu beden; agzi tahta bir cubukla kapatilmis tastan yapilmis bir tabuta cenin pozisyonunda koyularak gozlerden uzak bir magaraya ya da vadiye oldugu gibi birakilir.
Neden olulerini gommediklerini ve bu sekilde biraktiklarini sordugunuzda kendi inanclarina gore son derece mantikli iki sebepleri vardir. Birincisi; olu ruhlarin da tipki canlilar gibi nefes aldiklarina inanirlar ve karanliga gomerek seytani guclere teslim etmek istemezler. Ikincisi ise her sene 1 Kasim’da ‘ruhlar gunu’ adini verdikleri ozel bir gun vardir. Bu gunde evin icinde tavuk kurban edilir ve olu ruhlarin senede bir gun, sadece bu ozel gunde evi ziyaret ettiklerine inanilir. Yasayan insanlar goremezler. Ruhlar; bu sebeple gomulmeden cogunlukla magara benzeri yerlere, hatta bazen tavanlarina asili bir sekilde birakilir ve tas tabutlari tahta bir cubukla kapatilir ki, 1 Kasim’da tabutlarindan cikip evlerini rahatlikla ziyaret edebilsinler.
Bugun hala suren bu gelenek sayesinde Kuzey Luzon’un bazi bolgelerinde, kah magara girislerinde asili kah gozden uzak vadilerde oylece birakilmis tastan tabutlara rastlamak mumkundur. Kimilerinin 500 yillik oldugu soylenmektedir.